“Değerli Dostlar,
Artık yavaş yavaş kuruluşumuz çeyrek asırlara yaklaşırken ben de bir takım alışkanlıklar edindim. Her sene bu konuşmaları yaparken son iki senenin konuşmalarını alıp hazırlanmaya çalışıyorum. aslında, kaç yıldır söylediğimiz konuların bir kanıtını da yaşamak fırsatı veriyor.
Değişimin ne kadar “üssel” olduğunu gittikçe daha iyi görüyoruz… Türkiye’de bu gelişmelerden payını alıyor.
Genel gelişmeler ile ilgili bir iki söz söylemek gerekirse:
“Bitcoin” neredeyse değerinin %80’ini kaybetti. Bununla da kalmadı blokzincir teknolojisine olan güveni de sarstı. Bir açıdan blokzincir kavramı hızla büyüyen çocukluk dönemini aşmış, ne istediğini bilmeyen ama bulmaya çalışan bir ergene dönüştü.
Cambridge Analytica skandalı Facebook imajına ağır bir darbe vurdu. Facebook özellikle güven kaybı açısından 2018 yılını herhalde çok parlak bir yıl olarak hatırlamayacaktır. Yılın ortasına doğru gerek ABD Kongresi, gerek Avrupa Birliği Mark Zuckerberg’e çok zorlu zamanlar yaşattı. Yeni ekonominin hızla büyüyen şirketleri de bu algı krizinden paylarını aldılar.
Sosyal medyanın atık maddesi “gerçek ötesi” yükselişini gittikçe büyük çaplı etkilerle devam ettirdi. Myanmar’da Arakan’ların uğradığı soykırımdan, Hindistan’a komşusu su vermediği için söylenen kadının toplumsal baskılardan idama mahkum edilmesine kadar giden geniş bir yelpazede, önü alınamayan olumsuzluklar artmayı sürdürdü. Tabii ki, bir yüzyıl öncenin “güneş batmayan imparatorluğu”nun küçük Britanya Adasına sığdırılmasında ve abuk sabuk ülke liderlerinin ortaya çıkmasında sosyal medyanın rolünü unutmamak gerekir.
Sosyal medya ve veri bolluğu üzerine entellektüel ve hukuki açıdan bilinmeyen denizlerde teorik çalışmalar gittikçe daha fazla arttı. Özellikle Avrupa Birliği’nde kişisel verilerin korunması konusu çok daha ciddiye alınmaya başlandı. Avrupa Birliği “GDPR” konusunda çok ciddi adımlar attı.
Yapay zeka konusunda ayaklar biraz daha fazla yere değdi. Bir yandan yatırımlar ve akademik araştırmalar ağırlıklı olarak yapay zekaya kayarken diğer yandan yaratacağı sorunların o kadar da abartılı olmadığı konusunda analizler arttı.
Çin-ABD ticaret geriliminin temelinde yatan önemli nedenlerden birisinin Çin’in fikri mülkiyet haklarının çalınmasını çok ciddiye almadığı özellikle Huawei Şirketi üstünden çıkan tartışmalarda su yüzüne çıktı. Endüstri döneminde tartışılmaz üstünlüğünü kanıtlayan ABD, özellikle 5G teknolojilerinin de desteği ile bu üstünlüğü telekomünikasyon alanında Çin’e kaptırmak üzere.
Siber suçlar rekor üstüne rekor kırıyor. Marriott oteller zincirinde 500 milyon müşterinin her türlü kayıtlı bilgisi karanlık pazarda satılığa düşmüş durumda. Google, özenle beslediği Google+’ı yine bir saldırı yüzünden kapamak zorunda kaldı.
Dünyadaki gelişmeler için daha söyleyecek çok şeyimiz var: Bunların hepsine girecek olsak, burada gece yatıya kalmamız gerekecektir.
Buradan bir sonuç çıkarabiliriz: seneler içindeki bu hızla değişime biz alışık değiliz. Dünya tarihinde ilk defa sosyo-politik, ekonomik ve teknolojik yakınsama sarmalının bu kadar hızlandığını yaşıyoruz. Hızlanmayı bir kenara bırakalım. Hızlanma zaten her zaman yaşanıyordu.
Asıl yenilik: disruption veya “kırılganlık” da aynı hızla artıyor. Disruption… kendi karanlık taraflarını da yanında getiriyor.
Madalyonun diğer yüzü olarak devamlı olarak karşımıza çıkıyor. Blokzincir teknolojisi kendi yeniliklerini getiriyor Ama hukuk dünyasını altüst ediyor. Sosyal medya birkaç yılda bir gençlerin alışkanlıklarını değiştiriyor. Ama öbür taraftan yalan yanlış haberlerle bunalıyoruz.
Yapay zeka günden güne oturduğumuz yerden alışveriş yapma olanaklarımızı daha fazla artırıyor.
…Ama gelir uçurumun arasını daha fazla artırıyor.
…Ülkeler arasındaki gerilimi daha fazla açıyor.
…ekonomiyi bilinmeyen denizlere sürüklüyor.
Yeni denizleri tanımıyoruz, balıklarının tadını bilmiyoruz.
…kısacası: NAVIGASYONU BİZİM KUŞAĞIMIZ BİLMİYOR.
Bugün üretim çağına giren dünya gençliğinin, gelecek dünyadan talepleri gittikçe daha farklılaşıyor.
Daha da kötüsü: gelişmeden anladığımız, disruption’dan anladığımız tamamen kar odaklı bir yapıya dönüştü
Disruption “unicorn”ların başarısıyla özdeşleşti.
Sevgili Dostlar:
Artık hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de ekonomik koşullarda güçlükler bizi bekliyor. Bir takım nedenlerden ötürü önümüzdeki birkaç yılı pek parlak geçirmeyeceğiz gibi geliyor.
Ancak, içimizi rahatlatacaksa size bir sır vereyim:
Her ne kadar kendimize özgü politik, sosyal ve jeopolitik sorunlarımız varsa da, kuş bakışı bakıldığında bizim sorunlarımız dünyada yaşananların bir yansımasından başka bir şey değil.
Ama dünyadaki politik gelişmelere baktığınız zaman, birkaç istisna dışında, iktidarların hala analog dünyada gelişme dönemlerini tamamlamış, var gücüyle sistemlerini korumaya almış, yeni gelişmelerden anlamayan … bir tavır içinde olduklarına şahit oluyoruz.
Vakfımızın kurulduğu dönemde yola çıktığımız arkadaşlar ya emekliye ayrıldılar veya o dönemleri yaklaştı.
24 seneyi dolu dolu geçirdik.
Ama disruption’larla, kırılganlıklarla ordan oraya savrulmayı bir kenara bırakıp, değişimlere ayak uydurmanın vakti geldi de geçti bile.
Tabuları yıkarak, yalnız ülkemizin değil, tüm gezegenimizin sorunlarının çözümlerini bulmak için ortak aklın bulunmasına ortak olmak daha da öteye, yalnız tüketime yönelik değil, altyapı sorunlarının da disruptive çözümlerini bulmak için yeni kuşakları bilinçlendirmemiz gerekiyor.
Networklerin gelişme hızı sınırları açtı:
Küresel ısınma,
Enerji ihtiyacı,
Gelir uçurumun açılması,
Dünyanın “yalan haberler”le şekillenmesi,
Alışılagelmiş demokrasi ve yönetişim şekillerinin geçerliliğini kaybetmesi,
… bizim yalnız başına çözüm bulabileceğimiz konular değil.
Benim çok sevdiğim bir söz vardır:
Küçük insanlar “insanlar”la meşgul olurlarmış
Orta insanlar “olaylar”la
Büyük insanlar da “vizyonlar”la
Aynı misyonu paylaşan bir ekip olarak aydınlık bir ülke ve dünya için çalışmak dilekleriyle hepinize teşekkür ederim.”
TBV Yönetim Kurulu Başkanı
Faruk Eczacıbaşı